PAYLAŞIMDA SON NOKTA
MERHABA
FORUMA HOŞ GELDİNİZ

GİZLİ SAYFALARI GÖREBİLMENİZ VE PAYLAŞIMDA BULUNMANIZ İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ yada ( ÜYE GİRŞİ ) YAPINIZ.
PAYLAŞIMDA SON NOKTA
MERHABA
FORUMA HOŞ GELDİNİZ

GİZLİ SAYFALARI GÖREBİLMENİZ VE PAYLAŞIMDA BULUNMANIZ İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ yada ( ÜYE GİRŞİ ) YAPINIZ.
PAYLAŞIMDA SON NOKTA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

PAYLAŞIMDA SON NOKTA

FORUM SAYFAMIZA HOŞ GELDİNİZ İYİ VAKİT GEÇİRMENİZ DİLEĞİ İLE.
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 NASRETTİN HOCA FIKRALARI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mumışığıateş
TEYMEN
TEYMEN
mumışığıateş


Mesaj Sayısı : 88
Points : 294
Kayıt tarihi : 03/07/09

NASRETTİN HOCA FIKRALARI Empty
MesajKonu: NASRETTİN HOCA FIKRALARI   NASRETTİN HOCA FIKRALARI Icon_minitimeC.tesi Tem. 04, 2009 1:19 pm

Ateş Düşünce

Hoca'ya misafir olan arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve sormuş :
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız. Hoca hemen :
-Boğazına ateş düştüğü zaman..





Baklava

Hoca akşamleyin eve doğru yürürken, baklava seven bir köylüyle karşılaşır.
-Hocam, biraz önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu...
-Bana ne!
-Fakat adam tepsiyi sizin eve götürüyordu.
-O zaman sana ne!





Yemek

Bir gün Hoca köyde gidiyormuş. Birkaç yaramaz çocuk onu taşlamaya başlamışlar. Nasreddin Hoca onlara bağırmış:
- Şayet beni taşlamaya son verirseniz, size ilginç bir haber vereceğim.
Yaramazlar bunu kabul ederler.
- Peki, bize ne haberi vereceksin?
- Muhtar bedava yemek veriyor. Orada istediğiniz kadar pasta börek yiyebilirsiniz.
Çocuklar mümkün olduğu kadar çabuk muhtarın evine koşmuşlar. Bizim Hoca bu parlak fikrine bir kez daha sevinmiş ve kendi kendine:
- 'Ben de oraya gideyim, belki doğru olabilir', demiş.




Davetsiz Misafir

Hoca, günlerden bir gün evine dönerken büyük bir konağa bir sürü insanın girip çıktığını görmüş.
Konaktan çıkanlardan birine yaklaşıp içerde neler olduğunu sorunca, adam: “düğün var” demiş.
Düğün lafını duyan Hoca’nın gözünde kızarmış tavuklar, hindiler, tepsi tepsi pilavlar canlanmaya başlamış. Hemen oradan boş bir kâğıt bulup bir zarfa koymuş, sonra da doğru konağa gitmiş. Uşaklardan birine: “Efendini göreceğim, çok saygı değer birinden mektup getiriyorum...” demiş.
Uşak hemen Hoca’nın önüne düşmüş, onu efendisinin huzuruna çıkarmış. Hoca “Şenliğiniz mübarek olsun. Zamansız geldiğim için bağışlayın” deyip, mektubu vermiş. Ve hemen ilk davette sofraya çökmüş, derhal iştah ile atıştırmaya başlamış. Düğün sahibi Hoca’nın getirdiği zarfı bir zaman elinde evirip çevirdikten sonra, “Efendi, bir yanlışlık olmasın. Bu zarfın üzeri yazılı değil” diye sormuş.
Hoca da başını sofradan dahi kaldırmadan cevap vermiş:
- “Kusura bakmayın efendi hazretleri, biraz aceleye geldi. Esasında onun içi de yazılı değildir!”





Soğuk Hoşaf

Nasreddin Hoca bir gün arkadaşını ziyaret etmek için yola çıkıyor. Hava öyle sıcak ki, Hoca’nın dili damağına yapışmış bir halde terliyor.
Hoca köye vardığında, arkadaşı şöyle söylüyor: “Ah Hoca, ne oldu böyle? Sen ne kadar da yorgun görünüyorsun. Gel, eve gidelim ve buz gibi bir soğuk hoşaf içelim. Sen onu içersen, dinlenirsin.” Arkadaşı Hoca’yı eve getirmiş. Kaynatılmış erik hoşafını kurulan sofraya koymuş. Hoca’ya da küçük bir kaşık vermiş! “Beraberce hoşafı içelim” diyerek kendisi de büyük bir kaşık almış. Daha sonra soğuk hoşafı içmeye başlarlar. Hoca şöyle söylenir: “Ne kadar da lezzetli. Fakat hoşaf bu küçük kaşıkla içilmiyor.” Ev sahibi de yanan göğsünü serinletmeye çalışır. Arkadaşı hoşafı içtikçe, bir eliyle de midesini tutar. “Ahh, çok yorulmuşum, hoşafı içersem, tekrar hayatıma kavuşurum.” Der.
Adam içini çektiğinde, Hoca kendi kendine şöyle söylenir: “devamlı içini çeken ve ölmek isteyen ne utanmaz bir adammış bu?”
Bunun üzerine sabrı tükenen Hoca şöyle söyler:
“Hey, arkadaş! Devamlı ölmeye ne var? Büyük kaşığı bana ver ki, ben de kendimi öldürebileyim.”





Aklımda Olacağına Midemde Olsun

Bayram gecesi Hoca’nın karısı tatlı pişirmiş. Karı koca, konuşa gülüşe yemişler, birazı da artmış, bunu da sabaha yeriz deyip kalkmışlar. Uykuları gelince de yatmışlar. Yatmışlar amma Hoca’yı bir türlü uyku tutmamış. Nihayet karısını dürtmüş:
- “Hanım kalk, kalk aklıma pek önemli bir şey geldi, durma, kalk.” Karısı telaşla kalkıp:
- “Ne var, hayrola” deyince
- “Şu artan tatlıyı getir”. Karısı, tabağı getirince
- “Çök yanıma” demiş. Oturup tabağı bir güzel temizlemişler. Sonra
- “Şimdi yatalım, uyuyalım. Hiç olmazsa tatlı karnımızda olsun.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
NASRETTİN HOCA FIKRALARI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
PAYLAŞIMDA SON NOKTA :: ŞİİR :: FIKRALAR-
Buraya geçin: