PAYLAŞIMDA SON NOKTA
MERHABA
FORUMA HOŞ GELDİNİZ

GİZLİ SAYFALARI GÖREBİLMENİZ VE PAYLAŞIMDA BULUNMANIZ İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ yada ( ÜYE GİRŞİ ) YAPINIZ.
PAYLAŞIMDA SON NOKTA
MERHABA
FORUMA HOŞ GELDİNİZ

GİZLİ SAYFALARI GÖREBİLMENİZ VE PAYLAŞIMDA BULUNMANIZ İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ yada ( ÜYE GİRŞİ ) YAPINIZ.
PAYLAŞIMDA SON NOKTA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

PAYLAŞIMDA SON NOKTA

FORUM SAYFAMIZA HOŞ GELDİNİZ İYİ VAKİT GEÇİRMENİZ DİLEĞİ İLE.
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 NASRETTİN HOCA FIKRALARI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mumışığıateş
TEYMEN
TEYMEN
mumışığıateş


Mesaj Sayısı : 88
Points : 294
Kayıt tarihi : 03/07/09

NASRETTİN HOCA FIKRALARI Empty
MesajKonu: NASRETTİN HOCA FIKRALARI   NASRETTİN HOCA FIKRALARI Icon_minitimeC.tesi Tem. 04, 2009 1:14 pm

El Yazısı

Nasreddin Hoca iyi bir eğitim görmüştü. Bölgenin en iyi okullarına gitmişti. Bunu bilen ve okuma yazma bilmeyen bir komşusu bir gün Hoca’ya gelmiş:
- “Hoca” demiş. “Oğlum Konya’da. Ona bir mektup yazar mısın?” Hoca da:
- “Ben Konya’ya gidemem” demiş.
- “Sana, Konya’ya git demedim mektup yazmanı istedim.” Hoca:
- “Benim el yazımı benden başka kimse okuyamayacağında mektubu okumak için kendim gitmeliyim.”




Tok Olmak İçin

Bir köy imamı Nasreddin Hoca’yı misafir olarak kabul eder. Ev sahibi de ona şöyle söyler:
- “Beyim! Beyim! Siz yorgun musunuz, yoksa susuz musunuz? Karnı aç olan Hoca şöyle cevap verir:
- “Buraya gelmeden önce bir su kaynağının önünde uyumuştum da.”



Doksan Dokuz

Bir devirde Nasreddin Hoca büyük bir para sıkıntısına düşmüş. Ne yapsın? Başlamış gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye:
- “Yarabbim, bana yüz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem...” Onun durmadan böyle dua ettiğini duyan zengin bir komşusu merak etmiş. Yanına doksan dokuz altın alarak görünmeden Hoca’nın damına çıkmış. Tam Hoca aynı duayı sayıklarken başlamış bacasından teker tekerk altınları atmaya. Hoca, bacasından altın yağmaya başladığını görünce, Allah’ın nihayet duasını kabul ettiğine inanarak koşmuş. Başlamış altınları toplamağa... Bir taraftan da sayarmış. Altınların sayısı doksan dokuz olunca:
- “Buna da şükür Allah’ım! Varsın doksan dokuz olsun! Diyerek altınları cebine indirmiş.” Bacanın tepesinde bu işin sonunu bekleyen zengin komşu hemen telâşlanmış. Yukarıdan seslenmiş:
- “Hoca! Hoca! Hani altınlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya!” Hoca pişkin bir tavırla şöyle cevap verir:
- “Doksan dokuz altını veren Allah, elbette birini de verir.”


İmtihan

Karısı ve dört çocuğuyla beraber tek göz evde yaşayan bir adamı ziyarete giden Hoca halinden şikayet eden adama, kendisine yardım edeceğini ama öncelikle bir şartı yerine getirmesi gerektiğini söyler. Adam hemen kabul eder ve sarılıp Hoca'nın ellerini öper. Hoca, adama eşeğini, keçisini ve tavuklarını da evin içine almasını ve haftaya kendine gelmesini söyleyince adam önce buna şaşırsa da Hoca'nın bir bildiği vardır deyip çaresiz kabul eder. Ertesi hafta gelen adam bir haftada canıma tak etti Hocam ne yapacağız şimdi der. Hoca, gayet sakin eşeği evden çıkarmasını ve haftaya tekrar gelmesini söyleyip adamı gönderir, diğer hafta keçiyi sonrada tavukları evden çıkarttır. Sonunda adam gelerek:
- "Allah senden razı olsun Hocam sanki dünyaya yeniden doğmuş gibi oldum."


Hazırlık

Nasreddin Hoca’yı siyah cübbe giymiş halde gören biri sorar:
- “Hayrola Hocam cenaze mi var?” Hoca:
- “Cenaze yok ama ben hazırlıklı olayım dedim.


Dolana Kadar

Hocaya sormuşlar:
- “Hocam bu insanların doğup ölümü ne zamana kadar böyle sürecek?”
- “Cennet ve cehennem dolana kadar.”




Saygı

Bir gün Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar. Hoca şöyle der:
-Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana dönmüş olacaksınız; usulsüzlük saygısızlık olur. Ben önde gitsem, size arkamı çevirmiş olacağım ki bu da doğru değildir. Böyle ters bindiğim zaman ise hem ben önünüzden giderim, siz de ardımdan gelmiş olursunuz; hem de karşı karşıya bulunuruz!




Adamına Göre

Hoca arkadaşıyla birlikte yolda yürürken yanına yanaşan iyi giyimli bir dilenci Hoca'dan sadaka ister. Hoca:
- "Alacağın parayla ne yapacaksın?" diye sorunca dilenci:
- "Kendime yeni bir elbise ve ayakkabı alacağım, sonra arkadaşlarıma yemek ısmarlayıp akşama da kahvehaneye gideceğim." der. Hoca cebinden bir altın çıkarıp verir, biraz yürüdükten sonra üstü başı eski bir dilenci daha yanaşır ve para ister. İsteme sebebi olarak da yemek için peynir ve ekmek alacağını söyler. Bu defa Hoca yeni bir elbise, ayakkabı, arkadaşlarıyla beraber yemek yeme ve sonrada kahvehaneye gidip gitmeyeceğini sordu. Dilenci:
- "Ben dindar birisiyim, vaktimin çoğunu ibadetle geçiririm, sorduğunu şeyler için istemediğini söyler. Hoca elini kesesine atıp bir kuruş verir. Durumu merak eden arkadaşına da:
- "İlk dilencinin masraflı alışkanlıkları var rahat bir hayat istiyor, diğeri ise nefsinin isteklerini kırarak yaşayan sade bir insan." şeklinde izah eder.





Nefesin Gücü

Keçisi yaralanan adama komşuları yaraya katran sürmesinin iyi geleceğini söylerler fakat katrana para vermek istemeyen uyanık adam bizim Hoca’nın yanına gelerek:
- “Hocam sizin nefesiniz kuvvetlidir. Bir okusanız da şu keçimin yarası iyileşse.” Diye ısrar edince Hoca dayanamaz:
- “Tamam senin istediğin gibi olsun, bir şeyler okuyalım ama çabuk iyileşmesini istiyorsan benim nefesime biraz katran karıştırman lazım!”



Fincancının Katırları

Hoca bir gece mezarlıktan geçerken aniden ayağı kayar ve eski bir mezarın içine düşer. O anda aklına geceyi orada bir ölü gibi geçirerek yazıcı melekleri görme fikri gelir. Hemen yatar ve beklemeye başlar. Bir süre sonra mezarlığa yaklaşmakta olan fincancı kervanından yükselen katırların çan sesleri, katırcıların konuşmaları, homurtular derken iyice yaklaşan seslerden korkan Hoca kıyamet vakti geldi sanarak dışarıda ne olduğunu görmek için mezardan dışarı çıkınca bir anda yarı çıplak Hoca'yı gören katırlar ürker. Hortlak görmüş gibi her biri bir tarafa kaçışan katırlar bütün yükleri yerlere yuvarlar, fincanları zayi ederler. Bunun üzerine sinirlenen fincancılar koşup Hoca'yı yakalarlar:
- Be adam gecenin bir vakti ne yapıyorsun burada? derler. Hoca korkudan kekeleyerek
- Be be ben öbür dünyadan geldim. Bir bakayım burada işler nasıl gidiyor. Deyince adamlar Hoca'yı bir güzel pataklarlar. Bin perişan eve dönen Hoca'yı telaşlı karısı karşılar:
- Ee anlat bakalım ne bu halin? Öbür dünya nasıl? Ne var?...Hoca biraz vakurlu biraz üzgün:
- Hiç bir şey. Ta ki fincancı katırlarını ürkütene kadar




Ayın Değeri

Nasreddin Hoca bir gün pazarda dolaşırken Adamın Biri yanına yaklaşıp:
- “Hoca efendi bu gün ay kaça geldi?” demiş.
Hoca da adama:
- “Valla bilmiyorum. Bugünlerde hiç ay alıp satmadım.”





Adam Yapmak

Nasreddin Hoca bir gün doğramacı dükkanından geçerken ustanın saklı bir şey inşa ettiğini görür.
- “Be adam, sen ne marifetli bir adammışsın” der. Usta:
- “Öyledir, ben adamdan adam bile yaparım” diye cevap verir. Aradan bir zaman geçer Hoca:
- “Geçen gün bana adamdan adam yaparım demiştin, takımını al da gidelim” diye ısrar eder. Doğramacı keser, testere, burgu alıp gelir. Görür ki adam parça parça olmuş.
- “Bundan adam olmaz” deyince, Hoca da:
- “Nasıl olur ise olsun, bir dolap oğlan çıkmaz mı, yapıver gitsin”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
NASRETTİN HOCA FIKRALARI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI
» NASRETTİN HOCA FIKRALARI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
PAYLAŞIMDA SON NOKTA :: ŞİİR :: FIKRALAR-
Buraya geçin: